Ucuz Kömür Masalı
Kömür ile ilgili öne sürülen bir başka iddia, kömürden üretilen elektriğin ucuz olması hakkında.
Bu zamana kadar “temiz değil ama uygun fiyatlı” denilerek savunulan kömür, özellikle daha fazla güneş ve rüzgar enerjisinin devreye girmesiyle, pahalı bir enerji kaynağı haline geldi.
Özellikle 2000’li yıllarda giderek hızlanan teknolojik gelişmeler sayesinde, yenilenebilir enerji kaynakları, sadece dünyayı ve iklimi koruyan, düşük karbonlu alternatifler değil, artık dünyanın hemen hemen her yerinde en ucuz ve en güvenilir elektrik üretim yöntemi haline geldi. Dünyanın enerji politikalarına yön veren, tüm enerji sektörlerinden temsilcileri ile yakından çalışan Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) da verilerle bu söylemi doğruluyor.
“Güneş ve Rüzgar, Kömürden Çok Daha Ucuz”
IEA’nin World Energy Outlook 2020 raporu, güneş ve rüzgarın dünyanın en ucuz enerji kaynağı olduğunu açıkça ifade ediyor. Yıllarca yenilenebilir enerji konusunda yaptığı muhafazakar tahminlerle eleştirilen IEA’nın bu raporu, aslında artık dünya enerji sektörünün önde gelen şirketlerinin de kömürden ümidini tamamen kestiğini gösteriyor.
Kömürden elektrik üretiminin ekonomik olmadığını yaptığı çalışmalarla kanıtlayan International Renewable Energy Agency (IRENA) ise yeni kurulan yenilenebilir enerji santrallarıyla elektrik üretmenin, en ucuz fosil opsiyondan çok daha düşük maliyetli bir yöntem olduğunu belirtiyor. IRENA’nın detaylı çalışması sadece yeni kömür gibi fosil yakıt santrallarını değil, mevcut olan kömürlü santralları da kapsıyor. Yani sıfırdan güneş santralı kurmak birçok senaryoda var olan kömür santralını çalıştırmaya devam etmekten bile daha düşük maliyetli.
Son yıllarda, uluslararası taş kömürü piyasasında %200’e varan fiyat artışına karşılık güneş ve rüzgar santralı kurulumunda maliyetlerinde kayda değer düşüşler meydana geldi. Bu durum, en verimli çalışan ithal termik santralı olsa bile güneş ve rüzgar santrallarının çok daha ucuz elektrik üretebileceğini gösteriyor.
“Yeşil Ekonomi Düzeninde Kömür Yok”
Güneş ve rüzgar, hem üretim hem de depolama çözümleri konusundaki teknolojik ilerlemelerle, maliyetlerde fosil yakıtlarla arasını giderek açıyor. Yeşil ekonomik düzen giderek daha fazla politika, sektörel ve toplumsal zeminde tartışılırken kömür başta olmak üzere, fosil yakıtlar hızla çağdışı bir nesneye dönüşüyor.
Güneş santrallarında elektrik üretiminin maliyeti, 2010-2019 yıllarında %82 düştü, rüzgarda ise bu düşüş %40 oldu. Bir zamanlar çok pahalı, Akdeniz gibi daha az rüzgarlı iç denizlere kurulması ekonomik olarak zor görülen denizüstü (offshore) rüzgar santralları bile artık kömürden daha ekonomik hale geliyor, onların da maliyetleri sadece son 10 yılda %29 düştü.
Kömürden elektrik üretiminde maliyetler, giderek artan bakım maliyetleri ile çevresel ve sosyal maliyetlerin giderek daha fazla ekonomik hesaplara katılmasıyla; hava kirliliğini önlemek için getirilen filtre takma zorunluluğu gibi yeni yaptırımlar ve iklim değişikliği ile mücadeleye yönelik karbon vergisi gibi mekanizmalar yüzünden artmaya devam ediyor.
Dünya daha temiz enerji kaynaklarına doğru ilerlerken, yatırımcıların fosil yakıtlara yatırım yapma riskini haklı çıkarmak için yenilenebilir enerji projelerinden gelen getirinin dört katını talep etmesi gerekiyor. Bu nedenle, kömür finansman maliyetleri son 10 yılda artış gösterdi. Dünyadaki bu eğilim dikkate alındığında Türkiye’de de çok yakın bir gelecekte, fosil yakıtlı santral yatırımlarına finansmanın tamamen kesilmesi söz konusu.
“Devletin Desteği Olmadan Ayakta Zor Duran Kömür”
Türkiye’de artık kömür ucuz ve ekonomik bir elektrik üretim kaynağı değil. Türkiye’nin mevcut kamu yönetimi ve enerji politikaları, doğrudan destekler, alım-garantileri, vergi destekleri ve kapasite ödemeleri gibi mekanizmalar altında kömür üretimini ve kömürden elektrik üretimini destekliyor. Uzun zamandır piyasa koşullarıyla desteksiz baş edemeyen kömür santralları, devletin teşvikleri ile ayakta duruyor. Makine Mühendisleri Odası’nın (MMO) son raporuna göre, sadece 15 termik santrala (özelleştirilen) 2021 yılında 1,5 milyon TL kapasite mekanizması desteği verildi.
Kömür ancak devletin desteğiyle ayakta durabilirken, dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de yenilenebilir enerji her geçen gün daha ekonomik bir alternatif olarak karşımıza çıkıyor.
Uluslararası bağımsız düşünce kuruluşu Carbon Tracker tarafından yapılan ve Türkiye’yi de kapsayan araştırma da bu matematiği destekliyor. Çalışma, yeni rüzgar ve güneş santrallarının ülkemizde de kömürden daha ucuz olduğunu gösteriyor. Rapor, rüzgar ve güneş enerjisi maliyetlerindeki düşüş ve mevcut karbon ve hava kirliliği düzenlemelerine uyum sağlamak için gereken yatırımlar hesaba katıldığında, yenilenebilir enerjinin artık ülkemizde kömürden daha ucuz bir elektrik üretim kaynağı olduğunu ortaya koyuyor.
Bir başka araştırmaya göre Türkiye’de yeni bir rüzgar ve güneş santralından elektrik üretmek, mevcut ithal kömürlü bir termik santraldan elektrik üretmekten daha ucuz. Öyle ki, rüzgarda 40.8 dolar olan MWsaat, güneşte 51,9 dolar iken bu rakam ithal kömür santralında 73 dolara çıkıyor.
“Termik Santralların Yarısı İthal Kömüre Bağlı”
Türkiye, enerji üretimi için kömürün de dahil olduğu fosil yakıtların %84’ünü yurtdışından ithal ediyor. Türkiye’de ithal kömürle çalışan santralların kurulu gücü 9 GW ile ülkedeki toplam kömür kurulu gücünün %45’ine karşılık geliyor. Enerji konusunda çalışan düşünce kuruluşu EMBER, Türkiye’deki güneş ve rüzgar kurulumlarının 1 yılda 7 milyar dolar fosil yakıt ithalatını engellediğini ortaya koyuyor.
2022 yılına ait elektrik üretimi ve tüketimine yönelik verileri inceleyen Türkiye’nin Elektrik Görünümü Raporu’na göre ithal kömür, kömür fiyatları hızla yükselirken bile Türkiye’nin kömürden elektrik üretimini artırmaya devam etti. 2010’da %7 seviyesinde olan ithal kömürün toplam elektrik üretimindeki payı, 2022 yılında %20’ye ulaştı. Böylece, Türkiye ithal kömür için 5,3 milyar dolar ödeyerek tüm zamanların en yüksek kömür faturasını ödedi.
Türkiye, daha az maliyetli yeşil enerji alternatiflerine yönelmesi ile milyarlarca dolarlık kömür ithalatını ve maruz kalacağı potansiyel sınırda karbon vergilerini büyük ölçüde düşürebilir.