Kömür ve İstihdam Masalı

Kömür santralları pazarlanırken kullanılan diğer argümanlarından biri de kömürün yerel ekonomiyi canlandırdığı ve istihdam yarattığı üzerine. Ancak, uluslararası raporların da ortaya koyduğu üzere kömür sektörü her geçen gün giderek daha az insan istihdam ediyor.

Örneğin Almanya’da kömür madenciliğinde istihdam edilen kişi sayısı 2008 yılında 38.415 iken bu rakam 2016 yılına kadar yaklaşık %60 azaldı ve 16.729 kişiye düştü. Aynı dönemde Almanya’nın kömür üretimi ise sadece %11 azaldı. Rakamlar benzer şekilde ABD, Çin ve Hindistan’da da kömürün giderek daha az istihdam ürettiğini ortaya koyuyor. 

Kömür özelinde istihdam tartışması giderek artıyor. Ancak bu tartışma, bir istihdam yaratma tartışmasından ziyade, kömür sektöründe istihdam edilen insan sayısının giderek azalması ile ortaya çıkan işsizlik sorunu üzerine odaklanıyor. Keza, kömür ekosisteminin, bulunduğu bölgelerde başka istihdam olanaklarının gelişmesine izin verdiğini söylemek pek mümkün değil.

Birçok araştırma özellikle kömür madenciliğinin arazi kullanımı ve su kullanımı gibi konularda tarım sektörü ile rekabet halinde olduğunu ve çoğu kez madenciliğin yerel yaşam sistemlerini bozduğunu ve başta tarımsal üretim olmak üzere birçok sektör üzerinde ciddi ekonomik hasarlara yol açtığını ortaya koyuyor.

Kömür Başka İşlere İzin Vermiyor

Türkiye’de de; Zonguldak’ta, Soma’da, Afşin-Elbistan’da, Kütahya’da ve birçok diğer kömür bölgesinde kömür varsa başka bir istihdam alanına yer kalmıyor. Kömürlü termik santrallar ve kömür madenleri kuruldukları yerleri tamamen değiştiriyor, ürettiği kirlilik toprağa, suya, havaya bulaşırken, başka hiçbir ekonomik faaliyetin gerçekleşmesine imkan bırakmıyor.

Türkiye Kömür İşletmeleri’nin (TKİ) raporlarında da ifade edildiği gibi, kömür sektörünün ne kadar kişiyi istihdam ettiğini tam olarak bilinmiyor. Bu konuda detaylı bir araştırma bulunmuyor. Özellikle Zonguldak ve bölgesindeki kaçak madencilik sorunu istihdam konusunda tahmin yapılmasını güçleştiriyor.

TKİ bu rakamın 55.000 kişi civarında olduğunu tahmin ediyor. Ancak kömür santrallarının bulunduğu bölgelerin ekonomik gelişmişlik göstergeleri bizlere kömürün yarattığı istihdam ve ekonomik fayda konusunda anlatılanların gerçeği yansıtmadığını gösteriyor.

Türkiye’de ilçeleri sosyal ve ekonomik göstergelerine göre karşılaştıran kapsamlı bir çalışma 2017 yılında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yayımlandı. İstihdam, rekabetçilik, yaşam kalitesi, sağlık ve benzeri 32 gösterge üzerinden yapılan bu çalışma, Soma, Manisa, Afşin-Elbistan ve Tavşanlı kömür santrallarının ve madenlerinin kurulu olduğu ilçelere kömürün kalkınma ve ekonomik refah getirmediğini ve bölgeyi değiştirecek, insanların yaşam kalitesini artıracak kadar istihdam yaratmadığını ortaya koyuyor.

Çalışma, ilçeleri gelişmişlik düzeyine göre altı kademeye ayırıyor. En gelişmiş ilçeler birinci kademe ilçeler iken gelişmişlik düzeyi kademeler azaldıkça düşüyor. Çalışmaya göre, kömürlü termik santralların bulunduğu ilçelerden hiçbiri ekonomik ve sosyal gelişmişlik açısında ilk kademede kendine yer bulamıyor. Bu ilçelerden Manisa’nın Soma ilçesi ikinci kademedeyken, Afşin ve Tavşanlı üçüncü ve Elbistan ise dördüncü kademe gelişmişlik düzeyinde.

Bu ilçelerden özellikle Afşin, Elbistan ve Tavşanlı’nın birincil ekonomik üretiminin kömür madenciliği ve santrallar olduğunu da göz önünde bulundurulduğunda, kömür üretiminin, bulunduğu bölgeleri sosyoekonomik olarak canlandıracağı, yaratacağı istihdamla insanların yaşam kalitesini ve refahını artıracağı iddiasının temellerinin oldukça zayıf olduğu görülüyor. 

Aksine uzun vadede, kömürün çevresel maliyetlerinin giderek arttığı da göz önünde bulundurulursa, ekonomik olarak çıkmazda olan ve bugün bile teşviklerle ayakta kalan bu eski teknoloji santrallarının kapanmasının gündeme geleceğini öngörmek zor değil.

Türkiye’de finansal dar boğazda olan bu sektörden kaçarken, mevcut kömür ekosisteminde bu santrallara bağlı olarak yaşamını idame eden insanlara sürdürülebilir istihdamın nasıl yaratılacağı ve bu bölgelerde insanları mağdur etmeden nasıl bir dönüşüm olması gerektiği sorularına yanıt aranması gerekiyor.

Ayrıca, kömürdeki istihdamın niteliğinden de bahsetmek gerekiyor. Ülkemizde maden kazaları ile sıklıkla gündeme gelen kömür madenciliğinin cazip bir istihdam alanı olarak görmek mümkün değil. Kömür madenciliği, ülkemizde ilk kömür madeninin kurulduğu günden beri ağır çalışma koşulları, düşük ücretler, kazalar ve hak ihlalleri ile anılıyor. Bu araştırmanın da ortaya koyduğu gibi, maden işçileri kendi çocuklarının maden işçisi olmasını istemiyor, iş yaşamları yüzünden sürekli sosyal ve psikolojik sorunlar ile uğraşıyor.

Yenilenebilir Enerjinin Sağladıkları

Paris Anlaşması’nın başta 1.5 derece olmak üzere küresel iklim hedeflerini yerine getirmek için dünyanın hızla emisyon azaltımını sağlaması gerekiyor. IPCC geçtiğimiz Mart ayında yayımladığı son raporu 2040 veya öncesi olarak tanımlanan yakın vadedeki emisyon azaltım hedeflerine ilişkin yeni bilgiler sunuyor. Buna göre dünya;

2030 yılında %48% CO2 azaltımı

2035 yılında %65 CO2 azaltımı

2040 yılında %80 CO2 azaltımı

2050 yılında %99 CO2 azaltımına gitmeli.

Enerji kaynaklı emisyonlar, küresel ısınmada büyük bir rol oynuyor. O nedenle temiz enerji kaynaklarına yönelmek tüm dünyanın 1 numaralı gündemi olma yolunda ilerliyor. Yenilenebilir enerjiye yönelmek emisyonların azaltılmasını sağlayarak sürdürülebilir bir gelecek vadederken istihdam ve ekonomik anlamda da artı getiriyor. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından yayımlanan ortak analizin bulgularına göre, Türkiye fosil yakıtlara bel bağlamak yerine yenilenebilir enerjiye yatırım yaparak 2030 yılına kadar GSYH’sini yılda 8 milyar dolar daha artırabilecek, 300.000’i aşkın yeni iş yaratabilecek ve sera gazı salımlarını 2019 düzeyine göre %8 azaltabilecek.

Yenilenebilir enerji sektörü ekipman imalatından bakıma, kurulumdan elektrik üretimine kadarki tüm bu süreçte farklı alanlarda istihdam yaratıyor. Diğer başka birçok sektörle de doğrudan ve dolayları olarak çalışan yenilenebilir enerji sektörü sayesinde, İzmir Kalkınma Ajansı’nın bir analizine göre, Türkiye’de 670 bini doğrudan, 270 bini dolaylı ve 253 bini uyarılmış olmak üzere toplamda 1.2 milyon kişi istihdam ediliyor. 

Global Energy Monitor’ün bu yıl dokuzuncusunu yayımladığı “Yükseliş ve Çöküş 2023: Kömürlü Termik Santralların Küresel Takibi” raporunda 2022 itibarıyla, Türkiye’nin proje stokunda yaklaşık 11 GW’lık kömürlü termik santral projesinin yer aldığı belirtilirken, bu projelerin tamamının finansman bulmakta zorlandığına ya da bir dizi yasal aksaklıkla karşılaştığına dikkat çekildi. Bu durumu kanıtlayan gelişmelerden biri olarak da proje stokundaki 11 GW kömürlü termik santral kapasitesine karşılık Enerji Bakanlığı’nın Ulusal Enerji Planı’nda 2035 yılına kadar 3,2 GW’lık yeni kömürlü termik santral kapasitesinin öngörülmesi gösterildi.

Paris Anlaşması’nı onaylayan Türkiye’de 2022 yılında açılışı yapılan tek santral, 1,3 GW’lık kapasiteye sahip Adana’nın Yumurtalık İlçesi Sugözü sahilinde faaliyete geçen Çin finansmanlı Emba Hunutlu kömür santralı. Her işletme gibi Hunutlu kömürlü termik santralı belli miktarda istihdam sağlayacak. Ancak bu oran yenilenebilir enerji, enerji verimliliği gibi alanlarda yapılan yatırımlara bağlı istihdamla karşılaştırıldığında oldukça az. Şöyle ki, enerji verimliliği, yenilenebilir enerji alanlarında her 10 milyon dolarlık yatırımın; 

– enerji verimliliğinde 100 yeni iş, 

– endüstriyel makine ve aletlerin enerji verimliliğini artırmada 100-180 yeni iş, 

– hanelerde enerji verimliliği dönüşümünün 70-160 yeni iş, 

– çevre dostu şehir altyapılarının geliştirilmesine 100-150 yeni iş, 

– atık ve geri dönüşümde 150-400 yeni iş,  

– sürdürülebilir enerji yatırımlarının desteklenmesi için yapılacak her 10 milyon dolarlık yeni yatırımda 150-300 yeni iş 

– enerji depolama alanında 40-120 yeni iş yaratma potansiyeli olduğu hesaplanıyor.

Kömür, açık bir şekilde görüldüğü üzere ne yerel ekonomiye ne de bölgesel kalkınmaya katkı sağlıyor. Belirli ölçüde niteliksiz istihdam yaratıyor ve bu yarattığı istihdam da her geçen gün düşüyor. Bunun karşısında ise yenilenebilir enerji istihdam yaratırken, emisyonların azaltılmasına ve ekonomiye ciddi katkı sunuyor. Kısıtlı suyu ve kısıtlı verimli tarım arazilerini, niteliksiz istihdam yaratacak, ülkenin sırtında kambur olacak kömüre feda etmenin anlaşılabilir bir yanı yok. Bu masallar, yeni ve umutlu bir gelecek hayalimizin önündeki en büyük engel…

 

 

Başa Dön